19 Mart 2012 Pazartesi
Yiten ve giden herkese, herşeye:
Zaman kavramını yitirdim artık. Sabahlara kadar gözüme girmeyen uykumla barıştım son zamanlarda halbuki, yine de anlamsız sabahlara uyanmak mutlu bir güne başlamasına engel oluyor insanın ne yazık.
İki gün önce yağan karın yerini alan bahar güneşi mevsim algımı da aldı elimden. Üşüyen yüreğimin üstünü kaplayan vücudum da titriyor artık algılayamadığım mevsimin soğuğuna dayanamayıp.
Hüznü kovmaya çalışırken hayatımdan, yenik düştüm yine hayatın ansız tokatlarına. Mutluluğu kaybedeli çok olmadı aslında, birkaç dakika önce mutlu bile sayılabilirdim. Birkaç dakika sonra yine mutluluk çalar hissiyatımın zillerini, eminim. Zaten beni yıkan diğer bi etken de zamansız gelgitlerim.
Ayakta tutan bir aşk ümidi vardı yakın zamana kadar elimde, onu da yar etmediler bana. İlki geldi, beni ben olmaktan çıkarıp defolup gitti.
İkincisi ne oldu ne bitti, ben de bilmiyorum. Sormaya da tenezzül etmiyorum esasen. Yalnızca tek bir kelime dökülüyor bazen dudaklarımdan aklıma geldiğinde, yazık.
Allahın hakkı üçtür derler ya, külliyen yalan. Bu kez üzen ben oldum, sonunda üzmemek için. İyi niyetim kötü gösterdi beni. Bir insanları üzen vicdansız olmadığım kalmıştı, oldum. İyi niyet yüzünden.
Bunları neden mi dile getiriyorum?
Şükranlarımı sunmak için.
Çakma entellerin dillerinden düşürmediği Nietzche demiş ya
"Beni öldürmeyen herşey beni daha güçlü kılar."
Teşekkür ederim beni her gün biraz daha güçlendiren herkese ve herşeye.
Tüm gücünüzle gelin, yıkın beni.
Yer mi?
2 Mart 2012 Cuma
Paranoid Bradırs - Vol 2
Gece şehre çökmek üzereydi. Arabaya bindiklerinde saat onbiri bulmuştu bile. Şehir dışına çıkıyorlardı otopark mafyası olduğunu düşündükleri göbekli sarhoş suratsız otopark bekçisi ve onun amiri esmer bıyıklı Voldemort ile birlikte.
Küçük olan her ne kadar gamsız olsa da ölümden korkardı deli gibi. Saklamanın alemi yoktu. Abisi arabanın çalınması üzerine komplolar kuruyor olsa da onun teorileri kuytu bir yere çekilip "size bir arabanıza iki lan" diye biyerlerde faili Voldemort bir cinayete kurban edilmek üzerineydi.
Araba hareket ettiğinde artık herşey için çok geçti. Abisine baktı, o da yusufluyor mu diye, gülüştüler.
Sonra bir ses geldi ön koltuktan.
-Abicim şimdi anahtar kayboldu, olur böyle şeyler başka bir arabaya falan düşmüştür. Bak ben kalktım ta leventten geldim siz arayınca.
dedi daha önce taksimden gelmiş olduğunu iddia eden çirkinlik abidesi ayyaş.
Dayaklık kelimesini resimli bir sözlükte açıklayacak olsan düşünmeden bu adamın fotoğrafını koyabilirdin.
-Doğru diyosun şimdi akacak kan damarda durmaz.
dedi bıyıklı Voldi.
Yusuf katsayısı bir anda dörtle çarpıldı küçük olanın.
Ana caddeden sapmışlardı trafik vardır diye, ve fantastik romanlardan ufak değişiklerle fırlamış iki pis iğrenç kötü adam aralarında geyik çeviriyorlardı.
-Her arabanın içinde bi karı bi erkek var baksana.
-Eee abi bu gece cumartesi, can yakma gecesi
-Hehehe
diye dönen geyiğin sonunu hatırlamayacaktı küçük olan.
Adamlar tamamen cinsel ağırlıklı bir geyik çevirmesine rağmen gamsız geçinen küçük kurbağa, can yakma gecesi kısmından sonrasını bilemeyecekti. Beyninin her bir hücresi paranoyaya yenik düşmüştü çünkü artık.
Cumartesi can yakma gecesiydi,
canlarını yakacaklardı.
"Şimdi bizi çekse biyere silah çıkartsa ben bu öndekine doğru atlarım boğazına sarılırım ipnenin, abim de kaçar o sırada bari birimiz kurtuluruz" ilk aklına gelen teoriydi.
Ah bir karate biliyor olsaydı..
Şöyle ayyaş olanın boynunu tavuk boynu gibi bükebilseydi ne güzel olurdu. Onun boynunu kırmışken öbürküsü de şaşkınlıkla bakarken hazır hooop onun da boynunu kırıverirdi sonra cesetleri orda bırakır kangooyu şehre yakın biyere kadar sürer, parmak izlerini arabadan temizledikten sonra pasifikte ıssız bir adaya yerleşip iki kardeş hapis yatmaktan kurtulabilirdi.
Hapise düşmemeliydi.
Köseydi ve parlaktı. Mazallah bir sabun falan düşürürseydi yere...
Bu da ikinci teorisiydi.
Üçüncü teorisini tam olarak kuramamıştı. Çünkü teori bir pikaçusu olsa onu nasıl bir saldırı planıyla kullanacağına dairdi, ama bir pikaçusu yoktu, Çarmendırı da. O yüzden çok düşünmedi bu teori üzerine.
O bunları düşünene kadar, izmite varmış, anahtarları almış, istanbula dönmüşlerdi bile..
Döndüklerinde saat gece yarısını bulmuştu bile. Babalarına işi hallettiklerini haber verip, Bıyıklı Voldi ve Ayyaş Şişman Gollum ile karşılıklı kusura bakmayınlaşıp vedalaştılar.
Adamlar çok da kötü adamlar değildi esasen yav.
Eve dönerlerken abisi "İyi bari lan adamlar öldürmedi bizi eheh" dedi
"Yav ne paranoyaksın be abi niye öldürsün adamlar durduk yere bizi ehin ehin"
dedi küçük kardeş.
Saçma sapan düşüncelerini bilmemeliydi, bilmeyecekti. Ailede bir tane gamsız adam şarttı, ve bu görevi layığıyla yerine getiremediğini abisine söyleyemezdi.
Onun yerine kuyuya "midasın kulakları eşşşşek kulaa diye" bağırmaya, bloguna yazıp tüm dünyaya bildirmeye karar verdi.
Maldı küçük kardeş.
Karate de bilmiyordu, pikaçusu da yoktu.
Çarmendırı bile yoktu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)