23 Şubat 2012 Perşembe

Paranoid Bradırs - Vol 1


Hastanede yatan annelerini ziyaret etmeye gitmişlerdi birkaç gündür olduğu gibi. Çok şükür ciddi bişeyi yoktu yaşlı kadının. Kafayı yemişti biraz o kadar.

Yıllardır alttan alan tavrı, içine attığı zor anlar, minimal paranoyalar sonunda patlak vermişti ve ağır bir depresyona sokmuştu kadıncağızı. Ama tedavinin son günleriydi ve artık eski haline dönmüştü ve bu içlerini rahatlatıyordu.

İki kardeşten küçük olanı İstanbulda ikamet eden abisinde kalıyordu. Kendisi de istanbulda ikamet ediyor olabilirdi aslında, ama İstanbulda bir Üniversiteyi tuttaracak kadar kafası basmıyordu garibanın ne yapsın.

Büyük kardeşin evinde kalıyordu birkaç gündür. Eve dönmek için otoparka doğru yönlenmişlerdi. Büyük olan otopark fişini cebinden çıkarmış, parayı hazırlamış otoparkçıya uzatmıştı bile. Küçük kardeş ise mal mal etrafa bakınıyordu her zamanki gibi.

Otoparkçı birkaç dakika sessizce anahtarların olduğu yere, kasanın yanına, alt çekmeceye ve küçük camekanlı prefabrikte ne kadar yer varsa bakınıyordu ama anahtarı bulamıyordu. Geleli yarım saate yakın olmasına rağmen anahtar yoktu ortalıkta. Ondan önce vardiya değiştirdiği  şişman suratsız iş arkadaşına bırakmıştı kardeşlerden büyük olanı arabayı. O da anahtarı teslim almış arabayı otoparka koymuştu. Ama anahtar yoktu ortalıkta.

Genç olan, nispeten biraz daha insana benzeyen otopark görevlisi çaresiz vardiyayı devraldığı arkadaşını aradı. "Abi aradım şimdi arkadaş gelsin onda kalmış olabilir anahtar" dedi çaresiz.

Birkaç dakika sonra geldi göbekli gollum. Adam zil zurna  sarhoştu. "Abi bak ta kalktım taksimden geldim siz arayınca" dedi daha önce arkadaşının baktığı yerlere tekrar tekrar bakarken. Yoktu işte orda at kafası. Ne diye bakıyosun.

Soğukta beklemekten ve gerginliğe daha fazla dayanamayan  kardeşler geri, babalarının yanına çıktılar izmitte, geldikleri yerde bir yedek anahtar olup olmadığını sormak için.

Döndüklerinde bıyıklı biri daha vardı otoparkçıların yanında. Otopark görevlileri üslerine haber vermişlerdi anlaşılan.

"Abi biz kapsamlı bir şirketiz bir çaresini buluruz siz hiç dert etmeyin" dedi bıyıklı olan.

Adam esmerdi ama bir solukluk vardı yüzünde. İçinin pisliği dışına vurmuştu adeta. Bir bıyığı fazlaydı bir de burnu. Bu ikisi olmasa adam voldemortun esmeriydi adeta.

"Abi şimdi yedek anahtar varsa alalım gelelim biz halledicez bu akşamlık idare edelim" dedi bıyıklı Voldemort.

Daha iyi bir çözüm yolu olmadığından kabul etti büyük kardeş. Adam şirketten arabayı almaya giderken onlar da içerde birer tost yiyip vakit geçirmeyi planlıyorlardı.

Aslında durum basitti. Adam arabayla gelecekti, şirketin hatasını telafi etmek için alıp ta Aksaraydan İzmit'e kadar götürecekti, yedek anahtarı alıp döneceklerdi ve bu akşamlık sorun hallolacaktı. Ancak Anasının paranoyasından ve iç dünyasından izler taşıyan büyük kardeş kafasında durumu kurmuştu bile.

-Lan bunlar bizi alıcak, götürcek izmitte evin yerini öğrenicek, sonra anahtar zaten bunlarda çalıcaklar arabayı bi hafta sonra bak ben çözdüm olayı.

Paranoyasıyla dalga geçer gibi söylüyordu bunları ama hakikaten düşündükleri bunlardı.
Sıyrık mıdır nedir.

-Ehün Ehün

diye güldü küçük kardeş boru sesiyle.

Kendisinin paranoyadan uzak olduğunu düşünüyordu, ki çoğu zaman öyleydi de. Gamsızın bayrak tutanıydı yavşak. Saymakla bitmezdi gamsızlıkları. Ufak bir örnek vermek gerekirse abisinin yanlışlıkla gönderdiği parayı sonra yerine koyarım deyip de yemiş, geri gönderene kadar para bulamamış, abisinin güvenini sarsmıştır hayvan. Ama huyu işte napçaksın. Böyle de bi gamsızdı, ama gamsızlığın bastırdığı anadan gelen paranoya onu da bulmuştu haberi bile yoktu.

Aklının gizli köşelerinden fırlayan bir ses;

"Lan bunlar şindi bizi arabaya bindiricek, ıssız biyere çekecek, size de sikindirik arabınaza da lan deyip sıkıcak birer tane. Ölümüze hürmet etseler de sikmeseler bari" diyordu.

Bunları -ölüye hürmet kısmı haricinde- abisine söylediğinde ikisinin birden götü atmıştı bile çoktan.

Bu konuşmalar dönüp dolaşırken Bıyıklı Voldemort Kangoosuyla dönmüştü. Yan koltukta Göbekli Ayyaş Gollumla beraber.

Arabanın önünde duraksayıp birbirlerine baktılar. (Hakkaten nası bi andı öyle götüm attı benim orda)

Bindiler, paranoyaları ve küçük olanın ölüm korkusuyla birlikte. Yola çıkıyorlardı, hiçbirşeye müdahale edemeyecek bir yerde, Kangoonun arka koltuğunda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder